Bu yıl gerçekleşen Alternatif Eğitim Konferansı hem açılışında hem de atölyelerinde yaratıcı dans ve hareket çalışmalarına yer vererek ülkemiz eğitimi için hem yeni hem de merak uyandıran bu alanın bilinirlik ve görünürlüğünün artmasına aracı oldu.

Katılımcılara birlikte açılış etkinliği olarak uyguladığımız Braindance çalışması ilgiyle karşılandı, uygulama sürecinde Türkiye ve Dünya’nın çeşitli yerlerinden konferansa katılan farklı yaş ve eğitim grubundan katılımcı keyifle beden ve zihin ısınmasını sağlayan bu hareketleri uygularken bedenleri ile bağ kurmuş oldular. Çoğunlukla oturdukları yerden yaptıkları bu çalışma sonucunda konferansa daha zinde başladılar, dinleme süreleri arttı, dikkatleri gelişti.

Çalışmadan aldıkları keyfin yanında; kimi zaman sosyal normlar kimi zaman da yüksek sanatsal-yaratıcı beklentilerden dolayı kısıtlanan, sınırlanan dans eyleminin aslında temelde ne kadar doğal ve yapılabilir, geliştirilebilir olduğunu anladılar.

Günlük yaşamlarına kolayca uygulayabilecekleri; beden ve ruh sağlıklarını olumlu yönde etkileyebilecek bu çalışmanın biraz farkındalık, destek ve kararlı bir emek süreci ile kitlelere ulaşabildiğinde daha huzurlu, mutlu ve bilinçli bir toplum olabileceğimizi düşünüyorum. Bu düşüncem yaratıcı dans dersleri için de geçerli.

Sanatsal ustalık kaygısı taşımadan eğitim, terapi ya da hobi amaçlı kullanabilen yaratıcı dans; duygu, düşünce ve kavramları hareket ve dansla ifade edebilmemiz için bize alan açar. Bu esnada hareket kapasitemizi iyileştirir ve geliştirir. Bir sanat formu olarak; rekabetten uzak, bireysel farklılıkları destekleyici, algılamaya yönelik odağı ile yaratıcılık, problem çözme, işbirliği gibi duygusal ve zihinsel beceriler de fiziksel becerilerin yanında geliştirir.(Mac Donald, 1991)

Bütünsel bir eğitim programı beden ve zihin arasındaki bağı kurup, bu bağı güçlendirip onu hissetmekten geçer. Miller(1988),  bize çocuk için birbiri ile bağlantılı bir evren algısının öneminden bahseder. Burada esas olan; içte duygu, düşünce, inanç ve yargılar dışta ise hareket ve davranışların birbiri ile tutarlı olmasıdır. Yaratıcı dans bu noktada iyi bir dengeleyici ve dışavurum aracı olarak, fizikselin ötesinde tüm varlığı sürece katarak devreye girer. Sadece yaratıcı dansı deneyimlemiş olan çocuklar/yetişkinler onun fiziksel, zihinsel ve duygusal etkilerini içsel olarak da deneyimlemiş olurlar. Çünkü sadece yapılan her hareket deneyimi gerçekten içselleşir, içte yankı bulur. Yaratıcı dans üzerine uzun ve derin konuşmalar yapılabilir ancak işin aslı onu deneyimlemekten geçer.

Dimondstein(1974)’a göre yaratıcı dans aynı zamanda sembolojik bir dildir, her çocuğun algıladıklarının bedenine yansıması ve ona özgü hareketin dışa vurumudur. Yaratıcı dans eğitmenin derste kullandığı bir müzik, şiir, resim de ayrıca esin kaynağı olabilir. Bunu yaparken farklı dans ve hareket tekniklerinden faydalanır.  

Bir öğrenme yöntemi olarak öğrenme süreçlerine uyarlanabilen yaratıcı dans(Gardener, Howard 1985) Alternatif Eğitimde Yaratıcı Dansın Kullanımı başlıklı atölye ile Alternatif Eğitim Konferansında yer aldı. Yurtiçi ve yurtdışından 20-50 yaş aralığı içinden pek çok farklı eğitmenlik tecrübesine sahip olan öğretmen, yönetici ve öğrenci katıldı…Hepsi hareketin, dansın nasıl eğitimde kullanılabileceğine dair bilgi ve deneyim kazanmak istiyorlardı…

Süreçte dans edildi, sorular soruldu, cevaplar bulundu, dinlendi, denendi ve yaşandı…Beden ve hücrelere geçen bu ilk deneyim katılımcılar üzerinde merak ve gelecek için heves uyandırdı.

Katılımcıların kullanabilmesi, farklı seviyelere adapte edebilmesi adına ilköğretim üçüncü sınıf, hayat bilgisi dersinden “Güneş Sistemi ve Gezegenler” konusu seçildi. Yerel ve yetişkin katılımcıların yanında bir çocuk ve yurtdışından bir katılımcıya geçen atölye; Türkçe ve İngilizce çeviri ile ilerlerken süreçte herkes hem egzersizlere katılma hem de izleyici olma imkanı buldu. Deneyimli öğretmenler ve öğrenciler, yeni mezun öğretmenlerin, branş eğitmenlerinin yer aldığı atölye katılımcıların gözlem ve geri bildirimler ile zenginleşti.

Atölyeye katılmak, gezegenleri bedenle yaşamak, onların hız ve yapılarını anlamak tüm bu bilgileri dansla dışa vurmak algı süreçlerine bedeni, ritmi, dansı, hareketi, grup çalışmasını katarak bütünsel bir öğrenme fırsatı sundu. Atölyede uygulanan doğaçlama, anlık kompozisyon ve koreografi çalışmaları, önce kağıda ve/veya resme aktarılan duygu ve düşüncelerin sonra dansla yansıtılması katılımcıların kendi bünyelerinde var olan ancak belki bilmedikleri, belki yeterince kullanma şans ve alanına sahip olmadıkları; ancak hala var olan onlara özgü yaratıcı ifade alanını görünürlüğüne dair cesaretlendirici bir kapı açtı…

Peki bu kapı kalıcı bir değişim için yeterli midir ? Kanımca değildir…Dans ya da bir başka sanat dalı ile eğitimde eleştirel düşünebilen, yaratıcı, özgüvenli bireylerin oluşmasına katkıda bulunmak uzman sanatçı ve eğitmenler tarafında öğrencilere uygulanacak, yıllara yayılmış düzenli çalışmalar ile gerçekleşir. Düzen de devam ve kararlılık ile yerleşik hale gelir, elbette öz korunarak süreç içinde gerektiğinde çağdaş yeniliklere, eklemelere açık da kalabilerek.

Bu noktada Alternatif Eğitim konferansının ülkemiz eğitim vizyonu adına iyi bir lokomotif olabileceği kanısındayım. Bu yıl konferansa gösterilen yoğun ilgi benim için umut verici oldu, pek çok veli ve eğitimci var olan eğitim sisteminin yanında farklı ve yeni bakış açılarının çocukların bugün ve yarınına olası katkılarını duymak, anlamak için salonda hazır bulundular. Konuşmacılara alternatif eğitim uygulamaları, örnekleri ve felsefesi hakkında sorular yönelttiler. İnanıyorum ki ilerde üretme, anlama, aktarma konularında çok daha çalışkan ve aktif olacağız.

Bu yıl olduğu gibi her yıl düzenlenebilip vizyon ve deneyim sahibi akademisyen, uzman eğitimci ve alternatif eğitim için örnek teşkil edebilecek uygulayıcıların katılımlarının, sunumlarının aktarılabilmesi hızla değişen dünya dinamikleri içinde yeni eğitim yöntem ve tarzları ile ilerleyebilmek adına son derece önemli. Gerçek olan şu ki sadece ülkemizde değil tüm dünyada aynı anda çok olumlu olayın yanında bizleri umutsuzluğa sevk edebilecek olaylar da olmakta. Eğer olumlu gelişmeleri destekleyen, olumsuzluklar karşısında da ders çıkarıp ilerleyebilen bir bakış açısı üzerinden eğitim sistemimizi yapılandırabilirsek hem biz hem de çocuklarımız çok daha huzurlu olacak. Artık hem bizlerin hem de dünyanın geleceği için esas olan yer yüzündeki yaşamı ve çocukları koruyan, varlığın özüne saygı duyan, her bireyin yapıcı potansiyellerini geliştirebilmesine alan açabilen, demokratik, eşitlikçi, katılımcı eğitim.

Kaynakça

Dimonstein, Geraldine. (1971). Children dance in the classroom. New York: MacMillan Publishing.

Gardner, Howard. (1985). Frames of mind: The theory of multiple intelligence. New York: Basic Books.

Miller, John. (1988). The holistic curriculum. Toronto: OISE Press.

Mac Donald(1991) Creative Dance in Elementary Schools: A Theoretical and Practical Justification; Canadian Journal of Education / Revue canadienne de l’éducation, Vol. 16, No. 4(Autumn, 1991), pp. 434-441Published